
zamanlar ve zamansızlıklar ülkesinde vakit doldururken bi kimse,en çok "güven" arar ve ona ihtiyaç duyarmış meğer.ardını yaslayacağı bir insan bulmak ne kadar zormuş meğer şu dünyada.sevmek ve güvenmek aynı şeyler olmayabilirken,ve en sevdiklerin en güvenmediklerinle eş anlamlı hale gelmeye başlarken düştüğün çelişki kendinle..hayat bi çelişkinin tam ortasında kendine yaslanamamakmış.yaslanmak istediğinde kendini yerinde bulamamak.ve kendini bulamamak bulunmayan şeylerin içinde en acı olanmış.insan bi beni ararken yeryüzünde ve bir biri ararken,aradığından çok uzaklarda,buldum sandığı bavullar arasında kaybolurken en çok da kendine ağlarmış.büyüttüğü çelişkilerle yaşamak ama ulusoy'un deyimiyle günahına bile sahip çıkmaya çalışmak o halde yiğitliğin en hasıymış.yalnızlık en çok da yalnız olmadığını sandığın kalabalıkta hissettiğin derin yaraymış.kendine bile güvenemediğinde insan ve güvenecek kimseleri kalmadığında yanında,yanlış kıyılarda dolaştığını anladığında acı dile getirilmeyecek kadar kutsalmış.rabbi özlemek ama ona giden yollardan çook uzak yerlerde bulmak kendini,başladığı noktanın nerde olduğunu unutmak,kalbinde o'na dair bir titreşim bulamamak ve o'nu hatırlatan şeyleri de unutmak insanı darağacına asarmış...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder